Cumartesi, 4 Aralık 2010
“Güldiken günlüğü”ne, yıllar önce Güldiken'de (Güz 1993, Sayı: 2) başladım. Derginin acımasız yükü altında ancak dört sayı sürdürebilmişim. (O günlükleri de bu blogda yayımlayacağım, meraklısı okuyabilir). Bir internet sitesi kurmayı, hatta sanal bir karikatür müzesi kurmayı bile hayal ettim; ne ki, ekonomik olanaksızlıklar nedeniyle bu adımları atamadım. “Blog”un çıkışı interneti demokratikleştirdi. Herkes artık parasız ve çok kolay bir biçimde kendine bir kürsü kurabiliyor.
Ben, bu blog işinde de geç kaldım. Son dört yılımı kütüphanelerde sürtmekten, Karikatürkiye’yi inşa etmekten kendime zaman ayıramadım.
“Güldiken günlüğü”ne, geniş anlamıyla mizah kültürüne ilişkin düşünceler, duygular, gözlemler ve eleştiriler yazacağım. Eskiden yazılarımızı yayınlayacak yer aramak yorar, bıktırırdı bizi. Şimdi öyle değil. İnternet her insanı bir yazar ve bir yayın yönetmeni kıldı. Bunun nimetleri bitmekle tükenmez; ancak insanı abat da eder, berbat da!
Günlerimiz, daima neşeli bir sorumluluktan yana olsun.
Merhaba Turgut Bey. Hicabi Demirci Albümünü inceledim. Kendisini de çok yakından tanırım. Karikatürlerindeki yoğun duyguyu ön plana çıkaran sade çizgilerine diyecek hiç bir şeyim yok. Ama kendisini böyle muhteşem albüm hazırladığı için kutluyorum.20yi aşkın büyük yapıt var albümde. Kapak tasarımı da ayrıca muhteşem. Hicabi Demirci'nin yeni ve gelecek kuşağa yön verici karikatürlerinin devamını diliyorum.
YanıtlaSilMuammer Olcay - Grafiker, Karikatürist